Futbol Yurtiçi Seyahat

Gaziantep

Mayıs 10, 2013
Gaziantep için doğunun Paris’i diyorlar ya haksız sayılmazlar; güzel şehir Antep. Gerçi Erzurum için de doğunun Paris’i diyorlar. Benim yurdumun her bir köşesi Paris hatta Paris’e on basar. Hele insanımız…
Hiç de büyük şehirlerde kızılan kaba saba, uyanık insanlar yoktur Anadolu’da. Anadolu kendini hep temizlediği için artıkları geliyordur belki büyük şehire bilinmez ama Anadolu insanı her zaman misafirperver ve hoşgörülü gelmiştir bana. Belki de çoğu Anadolu seyahatimi Galatasaray’la yaptığımdan hep sevgi dolu karşılamalar gördüğümdendir kimbilir…
Antep, en çok gittiğim deplasman şehri. En az 10 kere gitmişimdir. Benim suçum yok, onlar da kebabı, lahmacunu, tatlıyı o kadar güzel yapmasınlar banane. Takımları da her zaman büyük takımlara kafa tutan, potizif futbol oynamak istediklerinden keyifli geçer Antep deplasmanları. Genelde yeniyor olmamız da bizi oynatmamaya değil kendi oyunlarını oynamaya çalışmalarından.
Antep’e son deplasman olduğu ve dönüşünde belki de Şampiyon olacağımız için bir gün öncesinden takımla gittim. Akşamüstü yola çıktığımız için tam yemek saati vardık Antep’e. Antep’te Tuğcan Otel’de kalıyoruz, şehrin içinde merkeze yakın orta karar bir otel Tuğcan.
Her deplasmanda önce yemek düşünülür ama bu sefer yemek düşünmeyeni dövüyorlar diye hemen yaptık yemek organizasyonunu.
Otele yürüme mesafesindeki Bayazhan, yeni açılan ve bizim de ilk kez gittiğimiz eski bir handan restore edilerek restauranta dönüştürülmüş çok güzel bir mekandı. http://www.bayazhan.com.tr/
Masaların çoğu Galatasaray maçı için beraber geldiğimiz kişilerdi ama restaurantın genel atmosferi de son derece keyifliydi. Anadolu’da yavaş yavaş sıkıntı yaşanan içki servisi sorunun olmadığını, rahatlıkla rakınızı içebileceğinizi belirtmek isterim. Gerçi ben yemekte “milli içkimiz” olan ayran içerek büyüklerimizi utandırmadım ama neyse… 😉
Yemek fotoğrafları beklediğim kadar iyi çıkmadığı için fazla paylaşamıyorum ama etlerin ne kadar lezzetli olduğu sanırım anlatmama gerek yok. Doğal beslenmenin dibine vurduk sevgili seyirciler.
Ben her zamanki gibi ertesi güne enerji depolamak için erkenden odama giderken, bazı arkadaşların sabaha kadar eğlendiklerini duydum. Demek ki Antep’te gece hayatı da mevcut. İlgilenenlere duyurulur.
Akşam o kadar yemişim ki ertesi gün kahvaltı için kalktığımda hiç mi hiç acıkmadığımı görüp tekrar yattım. Öğlende otelden çıktığımda hala acıkmamıştım.
Otelden çıktığımda ilk iş, yeni yerine taşınan Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’ni ziyaret etmek oldu. Eski yerinde de severek gezdiğim müzenin yeni halini benden fazla çok merak eden olmaması içimi biraz burdu. Şehre akın eden binlerce Galatasaraylıya rağmen bir avuç GS atkılı görmek beni tatmin etmedi açıkçası.

 

Dünyanın en büyük mozaik müzesini insanlar nasıl merak etmezler anlamak mümkün değil. Kendi topraklarımızda, baraj suları altında kalmaktan insanüstü bir çabayla çok kısa zamanda kurtulan mozaikler aklın alamayacağı güzellikte hem de… Gerçi eserlerin bilinen %70’inin kurtuluğunu görmek sevinç yanında hüzün de veriyor ama geriye kalan %30’una yanmıyor da değilim.

 

Resimlerden ne kadar anlaşılır bilemiyorum ama her yurdum insanının mutlaka gitmesi ve görmesi gereken bir müze Zeugma Müzesi.

Bu da meşhur “çingene kızı” Dağınık saçları ve kulağında küpesi dolayısıyla bulanlar tarafından bu isimle anılıyor ama yer tanrısı “Gaia” ya da “Büyük İskender” olabileceğine dair de rivayetler var ama kesin bir bilgi yok.

En önemli özelliği mozaikten yapılma gözleriyle hangi açıdan bakarsanız bakın size bakıyor gibi olması. Hatta bir köşeden diğer köşeye yürüdüğünüzde gözleriyle sizi takip ediyor hissiyatı veriyor. Bu teknik aynı zamanda Mona Lisa’da da kulanılmış ama Çingene Kızı’ndan 14 yüzyıl sonra.
Yeni müzede ayrı bir odada ve özel ışıklandırmayla sergileniyor.
Bu da (bu doğru kullanılan dahi anlamında ve ayrı yazılması gereken “da”dır, garipsemeyin ve lütfen okumaya devam ediniz.) Çingene Kızı’nın ilk gittiğimde daha yakından çektiğim fotoğrafı;

Yıllar önce gittiğim o zaman dünyanın 2. büyük Mozaik Müzesi olan Tunus Bardo Müzesi, Gaziantep Müzesi’nin açılmasıyla 3. sıraya düştü. Milattan Önce’nin manuel şartlarıyla, her karesi para yazdığı için fazla da alternatifli fotoğraf çekemediğim müze, Antep’in yanında solda sıfır inanın.

Müzeden çıktığımda daha yeni acıkmıştım. Meşhur kebapcçısı Halil Usta pazar kapalı olduğundan, İstanbul’dan gelenlerin tek bildiği isim İmam Çağdaş da tam bir izdiham yeri olduğundan, Halil Usta’nın kardeşi Mehmet Usta’ya gitmeye karar verdim.

Sıcak havaya rağmen oldukça serin bir bahçesi olan Mehmet Usta’da yemek çeşitleri az ama çok lezzetliydi.

 

Afiyetle etimi yiyip sağlık açısından en yanlış şeylerden birini yapıp yemek üzerine hemen tatlı işine giriştim. Gaziantep’te buna biraz da hakkım olduğunu düşünerek Antep’in en iyi 2. baklavacısı olan Koçak’a gittim.  http://www.kocakbaklava.com.tr/catinfo.asp?brw=0&typ=1
En iyisi olduğu söylenen ve geçen sene gitme şansı bulduğum Zeki İnal da, pazar olması sebebiyle kapalıydı.  1. ve 2. demem sizi yanıltmasın, hepsi parmaklarınızı yiyeceğiniz lezzette.
Bunca yemekten sonra midem de gözüm de doymuş maça konstantre olmaya başlamıştım.
Maç saatine doğru Galatasaraylı taraftarlar Gaziantep sokaklarında tur atmaya başlamıştı.
Gaziantep yönetiminin fiyat politikası, Gaziantep tribünlerin bile Galatasaraylı taraftarlarla dolmasına  sebep olmuştu.
Yekta dışında beklenen Galatasaray kadrosuyla başlayan maç,  62. dakikada kral Burak Yılmaz’ın golüne kadar kolay geçmedi.
Çünkü gözümüz sahada olduğu kadar, Şampiyonluğumuzu erkenden ilan edebilmek için kulağımız da İstanbul’daydı ama resmen Şampiyon olabilmek için 1 hafta daha beklemek zorunda kalacaktık.
Gündüz Gaziantep Mozaik Müzesi, nefis tarihi eserler, krallar kraliçeler sergiledi. Akşam da Gaziantep Kamil Ocak Stadı bir kral resmi sundu bana.
Dönüş Uçağı çok kalabalık olmasına rağmen, her galibiyet sonrası olduğu gibi çok keyifli geçti. Şampiyonluğun, takım olmaktan geçtiğini çok iyi bilen ve bu uyumu tüm sezon boyunca hem saha içinde hem de dışında nefis gösteren oyunculardan akılda kalan en güzel resim bence bu oldu.
Siz hep gülün; çünkü siz güldükçe biz de gülüyoruz.

You Might Also Like...

3.063 Comments

    Leave a Reply