Her şey bu fotoğrafla başladı.
Henüz sosyal medyanın ne büyük bir bela olduğunu bilmezden evvel Facebook hesabıma koyacağım profil fotosu ararken o sıralar en beğendiklerimden biri olan bu fotoğraf çok uzun yıllar alamet-i farikam oldu.
– Bu kırmızı koltuklu kız sen misin?
– Evet benim
– Ne güzelmiş bu koltuk yea! Çok beğendim. Nerde çekindin?
– Aslında pek çekindiğim söylenemez, gördüğün üzere oldukça rahattım.
– ……..
– Fotoğraf Milano’nun meşhur Gece Kulübü Hollywood’un içinden…
– Çok güzelmiş, biz de gidince alalım bundan
– Yaa, 1-2 tane de benim için koltuğunun altına sıkıştırıver
Böyle ve nicesi diyaloglar yaşandı bu fotoğraf sayesinde.
Birazdan da göreceğiniz gibi nerede bir koltuk gördüysem oturup fotoğraf çektirdim. Kah güzel çıktım, kah çıkmadım. Olsun ben koyuverdim gezmekten yorulmuş bedenimi ve çektirdim de çektirdim. Bizim ilk gençlik yıllarımızda Kemal Sunal’ın “Koltuk Belası” filmi vardı. Benimkisi gezme sevdasından evrilme “koltuk sevdası”
Arada boş koltuk varsa onlar virüs; açmayın, oturmayın sakın.
Bazen Nişantaşı’nda bir sokak partisinde yıldız oldum
Bazen Dubai’de bir Arap Şeyhinin yatında prenses
Bazen İstanbul Boğazı’nın ortasında Galatasaray Adası’nda Asya ve Avrupa’yı ayıran bir çizgi oldum.
Bazen de doğuyla batıyı…
Konya Akşehir’de film çekimi arasında cansız manken oldum.
2.500 metreyle dünyanın üzerinde yaşam olan en yüksek köyü Ushguli’de bulduğum bir tahta kuruldum bir sabah vakti
Bazen de Toskana Bölgesi’nin en beğendiğim kasabası olan St. Angelo’da güneşi batırdım.
En sevdiklerimle buluştuğum nice anlar da oldu nice tahtlarda…
2012’yi 2013’e bağlayan yılın son günlerinde bira kutularından da olsa bulduğum bir taht’a, üzerimde en sevdiğim renklerle oturdum.
Keyifle sallandım bazen İstanbul’da bir gece kulübünün tuvaletinde karşıma çıkan bir salıncakta. Çeken de sallandı bazen tabi. J
Hiç oturamadığım anlamlı koltuklar da oldu. :'(
Oturduğumda hiç kalkmak istemediklerim de…
Sadece ben miyim tuhaf olan?.. Alaçatı’da gece 12.00’den sonra etrafa ses gitmesin diye herkese kulaklık dağıtıp, müzik yayına devam eden o enteresan mekanda ben koltukta otururken fotoğraf çektirmeyi daha enteresan bulduysam sorun “sizde değil bende”
Ben bu cümleyi nerden hatırlıyorum acaba, Allah Allah neyse…
En krallarına da her gün evde oturuyorum. Çaktırmayın. J
Dubai’de ve
Yukarı Kavrun Yaylası’nda plastik sandalyeye de oturdum
Kraliçe localarına da…
Antakya’daki Hristiyanlığın ilk kilisesi olan Saint Pierre’nin önünde taşa da oturdum
İtalya’da üzüm bağlarında toprağa da…
Mardin’de yer sofrasına da oturdum
Nobu Restaurant’larının sahibi Nobu Matsuhisa’nın davetlisi olarak özel sofrasına da
Artist gözükmek için yatağa da oturdum
Hamlet oynayan Jude Law’u yakından görmek için Londra’da tiyatro sıralarına da…
İnanmazsınız Ürdün Dead Sea’de (Ölüdeniz) denize bile oturdum.
Aile büyükleriyle Rize’deki evin önündeki tahta sıraya da…
Rolls Royce’a da oturdum
Biraz küçüktüm evet ama eşeğin semerine de…
Bazen oturdum, konuştum, anlattım ama duyan olmadı
Bazen yazdım çizdim, okuyan oldu da yorum yapan fazla olmadı.
Off nasıl bağladım ama… J
E hadi o zaman pambık eller klavyelere, biraz eleştirin, yorum yapın, tavsiye verin, hiç olmazsa selam verin…
Son söz olarak bir şey diyeceğim, yalnız iyi oturduk be! Evet evet iyi oturduk. J
2.032 Comments