Futbol Yurtiçi Seyahat

Drogbaaaaaaa

Şubat 20, 2013

Manisa’ya Galatasaray – Akhisar maçına gitmişim, yemişim, içmişim, gelmişim hiç biri umurumda değil. Bu maçın ve seyahatin tek ana fikri var o da D R O G B A!..

Bir zamanlar Avrupa hayaldi bize; Derwall’le başladı, Denizli devam ettirdi, İmparator noktayı koydu.

Avrupa duydu sesimizi, inlettik Sami Yen’i, San Siro’sunu, Nou Camp’ını, hele Parken’i…

Bırakın Avrupa’yı, şampiyonluk hayaldi bir dönem bize. Bir koca nesil bekledi Şampiyonluğu. Sonunda 14 senenin üstüne 1987 yılında gelene dek…

Hayalini bile kuramadığımız isimler vardı. Geldiler yavaş yavaş…

Hagi geldi; futbolu öğretti, bilene de bilmeyene de…

Süper Mario Jardel geldi, giderken bir de kupa bıraktı bize, yeri kolay kolay doldurulamayan…

 

Milan Baros geldi. İstanbul’da oynanan ve çıplak gözle izlediğimiz müthiş Liverpool – Milan Şampiyonlar Ligi Final macinin futbolcusu…

Bir diğer Liverpool’lu Harry Kewell geldi. Futbolculuk yanında efendiliği, profesyonelliği gösterdi herkese…

Frank Reijkaard geldi, Barcelona’yı Barcelona yapan hoca. Kıymetini bilmedik ama cv’sinde Barcelona’dan sonra çalıştırdığı takım Galatasaray görünecek hep.

Wesley Sneijder geldi. Avrupa’nın en iyi ayaklarından. Kimse geldiğine inanamadı. Galatasaray’a gelmesi imkansızdı, mucizeydi, büyük sükseydi, ta ki O gelene kadar…

Sadece Galatasaray’a değil, Türkiye’ye gelmiş en kariyerli ve en önemli futbolcu geldi. Didier DROGBA!

Drogba’nın saha içinde ne kadar büyük bir yıldız olduğunu biliyorduk da saha dışında da ne kadar yüce gönüllü ve yardımsever biri olduğunu geldikten sonra öğrendik. Onu doğurandan da, getirenden de oynatan da Allah razı olsun.

Drogba deyince kaybettim kendimi; hadi biraz maça dönelim.

Maç cuma olduğu için, 15.00 uçağıyla İzmir’e gittim. Dört ayak üstüne düştüğümü yine söylememe gerek yok sanırım. Maça gelmiş ve kendilerine araba ayarlamış arkadaşlarımı gördüm ve nazik davetleriyle onlara katıldım. İzmir’e hiç girmeden direkt Akhisar’a Köfteci Ramiz’in merkez lokantasına gittik.

Gerçi bu fikri ortaya atan kişiyi yaklaşık 2 saat süren yolculuk boyunca bol bol andık ama sonunda yediğimiz nefis köfte, “iyi” niyetlerimizi geri almamıza sebep oldu.

Dönüş Manisa’ya ve tok karınla olduğu için daha rahat geçti. Ucu ucuna yetiştik ama olsun yetiştik ya.

Akhisar Belediyespor ligde sonuncu sırada, bu yıl çıktığı Süper Lig’den düşmesi neredeyse garantiydi ama biz lig sonuncularına ve cuma maçlarına hep zaman puan vermiş bir takım olarak tedirgindik. Biz diyorum ama rakipler ve rengi belli bir kısım spor medyasından bahsediyorum. Herkes ağzı açık beklese de bu maçı alacaktık, ben çok emindim.
Akhisar, maçı 100.000 kişilik İzmir Ataürk Stadı’nda oynayıp para kazanacağı yerde, Manisa’ya alarak hem maçı kaybetmiş hem de kazanacağı belki de takımın yarı maliyetine eş olan gişe hasılatından da olmuştu. Bizimki aşk, onlarınki memleket meselesi evet ama futbol biraz da “duygusal” değil mi?

Fatih hoca, Antalya maçı kadrosunu bozmamış aynı 11’le başlamıştı maça.

Güya deplasmandaydık ama 4 tribün tezahürat yaptık. 

Bu stadlarda fosur fosur sigara içenleri ne yapacağız? Güya sigara içmek yasak ama maşallah “sporsever” halkım, kendini düşünmemek bir yana spor yapana da saygı durmuyor ve sahaları aşağıda gördüğünüz şekilde duman altı yapıyor. Hiç uyarmayı filan da denemeyin; ben denedim ı-ıhh…

Yine sinirlendim, maçtan koptum bak. Maçta üstün olmamıza rağmen bir türlü gol atamıyorduk. Ta ki bize hala hayal gelen ve 12 numaralı formasıyla 63. dakikada oyuna giren Drogba, 68. dakikada sazı eline alana kadar.

Hala inanamıyorum; Drogba, Galatasaray forması giyiyor ve golünü atıyor ve biz tribünde Drogbaa diye bağıra bağıra seviniyoruz. Hayatta imkansız diye birşey yok gerçekten de…

Golün pasını Burak vermişti ve attığı 2. golün pasını da ondan alacaktı. Herkesin, Drogba’yla kıyasladığı ve formasının tehlikede olduğunu söylediği Burak hem bu asisti ve golüyle güzel bir cevap vermiş oldu. Zaten Antalya maçından sonra “bize onunla oynama ve rakabet etme şansı verenlere teşekkür ediyorum” diyerek bu konudaki tavrının ne kadar doğru olduğunu göstermişti.

 

Maç 2 – 1 sona erdi ve güle oynaya dönüş yoluna geçtik. Bu havaalanlarını bize moral versin diye yapıyorlar sanırım. Yo yo yo dostum, Drogba’nın adı geçen bu yazıda sakın resimlerle ilgili hayal kurma. 🙂

Uçakta Drogba’yla resim çektiririm demiştim ama inanın adamın karizmasından resmen utandım böyle birşey sormaya. Önceki yazılarımı okuyan bilir; Fatih Terim ve Hagi dışında kimseyle resim çektirmişliğim de yoktur. Benim için resim çektirmek kıymetlidir hani. Yeri gelmişken söyleyeyim; isim vermeyeceğim ama eski zamanlarda 2 tane genç futbolcunun gelip benle resim çektirmişliği vardır.
Neyse efendim, kendisinin elcağızının değdiği bu bilet kaldı şimdi bana yadigar. Yakında resmi ve formasıyla sahalara dönmek üzere diyeyim siz anlayın… 🙂

 

You Might Also Like...

2.164 Comments

    Anonim için bir cevap yazın Cancel Reply