Futbol Yurtiçi Seyahat

Kayseri

Mart 22, 2013

Schalke 04’ü Şampiyonlar Ligi’nden elediğimiz Almanya seyahatinden Çarşamba sabahı 07.30’da döndük. Eve gelip biraz uyusam da bütün gün uykusuzluktan perişan gezdim. Perşembe ve Cuma kendime dikkat etmeye çalıştım ama sıcaklık farkından kaynaklı hafif üşütme belirtileri göstermeye başlamıştım bile. Yine de sezon sonunun yaklaşması ve gidebileceğim sadece 2 tane deplasman maçı kalması sebebiyle Kayseri’ye takımla gitmeye karar verdim. Maç Pazar günü 16.30’da olduğu ve cumartesi gidiş saatinin (17.45) makul olması sebebiyle kafileyle gitmek daha iyi olacak diye düşündüm.
Yurtdışı maçları dışında epeydir takımla gitmiyordum. Genellikle maç günü gidip maçtan sonra takımla dönüyorum. Hem gelenlerin az olması hem de alanın sakin olması sayesinde nihayet Drogba’yla sohbet edip resim çektirebildim. Ben, sohbet ve Drogba kelimelerinin aynı cümle içinde olması gerçekten enteresan yalnız. Galatasaray’da ve İstanbul’da mutlu olduğunu ve Avrupa’daki başarıların yavaş yavaş geleceğini, sabırlı olmamız gerektiğini söyledi. Drogba konusunda daha önce uzun uzun yazdığım için bir kez daha ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. O bir Kral, O bir efsane, takımın ona taktığı gibi o bir Baba!

Kayseri’ye 1,5 saat süren bir yolculuk sonunda vardık. Avrupa zaferinin de etkisiyle havaalanında oldukça kalabalık bir taraftar grubu bizi karşıladı.

Bir de bir grup küçük aslanlar vardı ki heyecanları görülmeye değerdi.

Kayseri’nin en büyük oteli olan Hilton’da kaldık. Anadolu’nun birden fazla büyük oteli olmayan bazı şehirlerinde takımla aynı otelde kalıyoruz. Yalnız takımı, maç için otelden ayrılana kadar bir daha hiç görmüyoruz. Kaldıkları kat ayrı, yemek yedikleri, toplantı yaptıkları yerler hep ayrı ve genellikle asansörlerin başında hep “nöbetçi”ler var. Bu yüzden Anadolu’da takımı görmek isteyen taraftar ya alana karşılamaya geliyor ya da maça geliyor ki en sağlıklısı bu.
Eh Kayseri’ye gidince pastırmanın, sucuğun, mantının dibine vurmadan dönülmez diyerek akşam vurduk kendimizi nefis Kayseri yemeklerinden oluşan sofraya…

İtalyan pastırması bresaola’ya bayılırım ama şu Kayseri pastırması var ya bresaola’ya 10 basar da ah şu çemeni olmasa. Çemeni olmazsa pastırma, pastırma olmaz elbet ama çemenini çıkararak yesek bile 1 hafta boyunca kokusunun bize eşlik etmesini ne yapacağız?..
Kayseri’de her yerden pastırma alabilirsiniz. Çünkü hepsi sadece 2 marka satıyor; “Şahin” ve “Özyazıcı” Ben her gittiğimde aynı yerden alıyorum ki markası aynı olsa da pastırmanın iyi yerinden versin diye…  http://www.dayiyegen.com/giris.asp
Hemen hemen bütün dükkanların İstanbul’a ücretsiz paket servisleri var. Ben yerinden almayı sevdiğimden henüz paket siparişi vermedim ama verenler sorunsuzca hizmet aldıklarını söylüyorlar.

Bu arada, cumartesi nispeten güzel olan hava pazar günü kara dönerek gittiğim her yere bereketimi de götürdüğümü bir kez daha hatırlattı bana. Ben ve soğuk, ayrılmaz bir ikili olduk artık.
Temmuz ortasında Urfa’ya yağmur yağdırmışlığım vardır. Hatta Çeşme’de sadece bizim olduğumuz plaja yağmur yağmıştı iyi mi?..

Pazar günü 16.30’daki maç için, 15.00’te otelden yola çıktık. Günün asıl sürprizi, Galatasaray’ı canlı gözle izlemek için Şampiyonlar Ligi çeyrek finalde eşleşeceğimiz Real Madrid takımının hocası Jose Mourinho’nun maçı izleyecek olmasıydı.

Hep şanslı olmakla övünürüm ya, koca stadda bu sefer de Mourinho benim bulunduğum yerin tam altındaki locaya düşmez mi? Yalnız yukarıdan bir ön sıradakileri görmeme rağmen hemen arkalarındaki Mourinho’yu göremedim. Üzüntüden ağlayacaktım ki takımım her zamanki yüzümü fazlasıyla güldürdü.

Maça dönersek Mourinho’nun eski öğrencileri dahil olmak üzere bir sürpriz dışında beklenen bir 11’le sahadaydık. Bir maç önce kırmızı kart alan Gökhan Zan’ın cezasının son dakika kaldırılıp ilk 11’de sahada olması her ne kadar bizim avantajımıza olsa da yılların kurallarının böyle zırt pırt değiştirilmesini doğru bulmuyorum. Eee tarla sürenleri aklamak için kanun değiştiren bir federasyondan başka ne beklenebilir ki…

Takımımız maça çok güzel başladı. Daha 3. dakikadan Sneijder’la golü bulunca maçın gidişatı belli olmuştu ama maçın kaderini 30. dakikada Bobo’nun çok gereksiz bir kırmızı kart görmesi belirledi. Gerçi o sırada da 2 – 0 öndeydik ama güç dengesi değişince biz de çok bastırmadık ve Kayseri’den korkulanın aksine çok rahat bir galibiyet aldık.

Kayseri Kadir Has Stadı, gerek giriş – çıkış düzenlemeleri, gerek içerdeki ısıtma sistemiyle Türkiye’nin en güzel stadlarından.

Milano’daki San Siro’ya çok benziyor. Nerden mi biliyorum. Gittim de ordan biliyorum. İnanmayanlar buyursun.

Resimler birbirine benzemese de yurtdışında Galatatasaray dışında da maçlara gittiğimin havasını attım ya bana yeter. 😉

Kayseri, renkleri dolayısıyla diğer takımlardansa daha sempatiyle baktığımız bir takım doğal olarak. Onların da bu benzerlik dolayısıyla bize öykündükleri her hallerinden belli. Her ne kadar Arena’daki kadar güzel tribün showları yapamasalar da hem kendileri için hem de bizim için çok güzel bir görsel şölen vardı tribünlerde.

 

Yeri gelmişken Arena’daki güzel koreografilerden alıntılar yapayım buraya;

 

 

 

 

Maçtan önce Hamit’ten forma sözü almıştım ama Hamit 22. dakikada sakatlanıp çıkınca gol atılmış ya da şutu direkten dönmüş bir forma alamayacağım endişesine kapıldım. Endişemde bir yönden haklı da çıktım. Hamit, ilk yarı formasını başkasına vermiş. Hiç giyilmemiş, terle ıslatılmamış formayı bana göndermişti. Bu cümlenin arkasından en gelmeyeceğini düşündüğünüz şey ne olabilir? Hımm, hayır bilemediniz genç adam, siz de bilemediniz küçük hanım, siz arkadaki küçük bey?.. Hımm yok yok kimse bilemedi, o zaman kutunuzu açayım bari. Ben alınteri akıtılmamış formayı neyleyeyim arkadaş, alsın bu formayı …. Hoop hoop! O kadar da değil!
Kibar bir dille maçta terletilmiş bir forma istediğimi, bu hakkımı başka bir maça saklamak istediğimi söyleyerek formayı geri yolladım. Kızmayın, bu sayede yakın zamanda “giyilmiş” bir Hamit forması göreceksiniz bu sayfalarda.
Kayseri soğuğunu ancak böylesine gevşemeyle unutturabilme çabam bilemiyorum sonuç verdi mi ama ben şimdiden terli ve imzalı maç forması koleksiyonuma ekleyeceğim Hamit forması için sabırsızlanmaya başladım.

 

You Might Also Like...

1.958 Comments

    Anonim için bir cevap yazın Cancel Reply